TÜRK İSLAM SANATLARI SÖYLEŞİSİ YAPILDI

             Çeşitli etkinliklerle sanata ve sanatçıya her zaman destek veren Keçiören Belediyesi, ilçedeki kültürel faaliyetlerini ara vermeden sürdürüyor. Bu kapsamda çeşitli Türk İslam Sanatları’nı icra eden sanatçılar Keçiören’de düzenlenen söyleşide buluştu. Yunus Emre Kültür Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen Türk İslam Sanatları Söyleşisi’ne vatandaşlar büyük ilgi gösterdi.

Söyleşiye minyatür sanatçısı Orhan Dağlı, hat sanatçısı Kadir Sakoğlu, çini sanatçısı Ayşe Özkan, ebru sanatçısı Bahtiyar Hıra, tezhip sanatçısı Muhammet Mağ katıldı. Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak ve eşi Hatice Ak da söyleşiyi izledi. Söyleşinin başkanlığını çini sanatı ile uğraşan sanatçı Ayşe Özkan yaptı. Sanat dallarının arasında belli bir sıralama olduğunu belirten çini sanatçısı Ayşe Özkan konuşma sırasında da bu hususa dikkat ettiklerini vurguladı. Türk İslam Sanatları Söyleşisi’ne katılan sanatçılar dinleyicilere kendi alanlarındaki sanat çalışmalarıyla ilgili bilgiler verdiler. Dinleyicilere sanata nasıl başladıklarını anlatan sanatçılar sanat dallarındaki ustalarından edindikleri tecrübeyle bugünlere geldiklerini anlattılar. İcra ettikleri sanat dallarının Türkiye’deki bugünkü durumunu değerlendiren sanatçılar kendilerine verdiği desteklerden dolayı Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak’a teşekkür ettiler.

Söyleşinin ardından Keçiören Belediye Başkan Yardımcısı Reşat Özkan tarafından sanatçılara plaket verildi.

IRCICA’dan “9. Milletlerarası Hat Yarışması”

IRCICA'dan

IRCICA’dan “9. Milletlerarası Hat Yarışması”

İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi tarafından Milletlerarası Hat Yarışması 9.’su gerçekleşecek.

 

İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) tarafından 3 yılda bir düzenlenen ”Milletlerarası Hat Yarışması”nın 9’uncusu için başvurular başladı.

 

Yarışma için detaylı bilgiye ”www.ircica.org” adresinden ulaşılabilecek.

 

HİLYE SERGİSİ

            Ankara’nın ilk Hilye-i Şerife sergisi Sufiyane’de açılıyor.

Segi açılış : 20 Nisan 2012 saat 18:00

Untitled

“ULUSLARARASI HİLYE-İ ŞERİF YARIŞMASI 2011 ” sergisinin açılışı Başbakan Sayın RECEP TAYYİP ERDOĞAN tarafından yapılacaktır. İstanbul Antik Sanat tarafından düzenlenen serginin açılış ve ödül töreninde , tüm sanatseverleri  dostlarımızı ve arkadaşlarımızı görmekten onur duyacağız….Yarışma sonucu derece ve mansiyon alan 50 adet Hilye-  Şerif sergilenecektir …Birbirinden farklı hilye tasarımlarına imza atan yerli  ve yabancı  Hattatlar ödüllerini alacaklar. Sergide  40 tan fazla Tezhip sanatkarının el emeği göznuru bulunmakta…Sergi açılışı 4 Şubat 2012 Cumartesi günü saat 18:00 dadır…

ULUSLARASI BÜRDE HAT YARIŞMASI

Uluslarası Bürde yarışmaları sonuçlandı. Yarışmada Celi Sülüs dalında birincilik alan Muhammed Yaman’ı tebrik eder başarılarının devamını dilerim. Ayrıca aynı yarışmada Celi Sülüs dalında Mansiyon ödülü alan Abdurrahman Depeler kardeşimizide tebrik eder başarılarının devamını dilerim.. Yarışma sonuçları için  : www.burda.ae

ÖDÜL TÖRENİ

Bugün Cumhurbaşkanlığı köşkünde Hattat Hasan Çelebi Hocamıza verilen Büyük Ödül töreninde bulunarak tarihi bir ana şahit olmanın mutluluğu içindeyiz….Emeği geçen herkese teşekkür eder Sayın Hocamıza Allah’tan sağlıklı uzun bir ömür dileriz…

HATTATIN KALEMİ

                                       Hattatın Kalemi -Nazan Bekiroğlu
     Müslüman Şarkta kalem, hemen daima kesilmiş bir kamıştır. Kendisine atfedilen kutsiyet, manası ile mecazını aynı anda kapsayan kalem, bu üstünlüğünü biraz da kamışın büyüleyici çağrışımlarından alır.
Bu çağrışımlar da en içli ve derin anlatımını Mesnevi’nin ilk on sekiz beytinde bulur. “Dinle neyden”, davetiyle başlayan muazzam Mesnevi’nin ilk on sekiz beyti denir ki, bizatihi Mevlâna tarafından, onun karanfil ellerine, elif parmaklarına dokunan kamış bir kalemle ve tek damla mürekkebi kâğıda düşürmeden, kalemin cızırtısına kulak vererek yazılmıştır.
    Ney ağlar, kamış kalem ağlar. İkisi de kamıştır. İkisi de yurdundan ayrı düşmüştür. İkisi de hasret çeker. İkisi de hatırlar; hatırlama ise ihya edici bir acı verir. Bu acıyla ikisi de içini döker. Ne ki ney, içini sesle, nefesle, bir hevesle dökerken, söz olur. Kalemse sessiz sedasız gider. Yazdığının bilinmesi bir talep, bir niyet, bir gayret ister. Gelmeyene gitmemesi bu yüzdendir. Ancak gelene gider. Kim gelir kaleme? Kaleme hattat gelir. Ve yazı sanat olurken kalem de esrarlı bir sanat âletine dönüşüverir.
    İyi bir kalemin vasıfları hat sanatına dair kitaplarda uzun uzun anlatılır. Bunların arasında “katt-ı kalem”, yani kalemin ucunun kesilmesi, hattın ağırlığını sırtlanan, kalemin kâğıtla, kâğıdın mürekkeple temasını sağlayan denge ciheti, kıvam ânı olarak özel bir önemi haizdir. Öyle ki erbabı, katt-ı kalemi, kalemin esrarı, hattın sırrı kabul eder. O esrarda yazıcı hattata, kamış da kaleme dönüşür. Bu dönüşüm, kalemin ucunu eğri kesmekle gerçekleşir. Belli ki baş vermekle başlıyor her şey, kalemin rüşdü böyle ispat edilir. Tek harfin kalemden çıkmasının bir hadise olduğu âlem-i hatta, bütün kıvamların yolu da ya pişmeden, ya dövülmeden ya da kesilmeden geçer. Bu yüzden kolay olur kesilmiş kalemin, dövülmüş mürekkebin, ezilerek parlatılmış kâğıdın birbiriyle bunca kolay anlaşması. Çile terminolojisi! Ya hattat? Kıvam ateşte tutuyorsa eğer, onu da hattatın cayır cayır ateşe attığı tomarlardan, sonra yaktığına dönüp bakışından sormalı.
    Yazının doğasını belirleyen bir bakıma kalemin doğasıdır. İcrası; kalemin ele, hem kâğıda, hem mürekkebe dokunduğu ânın sınırlarınca sınırlı. Bu dokunuş bittikten sonra hattatın bile meçhulü. Bu yüzden ehlinin eline düşen iyi kesilmemiş bir kalemden nice güzel harfler çıkarıldığı ve dahi acemi hattat elinde iyi kesilmiş bir kalemden de bir şey çıkmadığı düşünülürse. Sır kalemden çok kalemi tutanda ve onun salıvermekten korktuğu, içinde tuttuğu nefeste olmalı. En güçlü yeri ucudur kalemin. En fazla yıpranan, en fazla zayıflayan, en hassas yeri de. Aşınır. Aşındıkça kesilir, düzeltilir, yenilenir. Ama bu yenilenme hat kalınlığının değişmesine sebebiyet verirse, kalem adına zaaf hanesine kaydedilir. O kadar ki nesih gibi ince hatlarla yazılan Kur’anlarda, kalem kattı sonrası meydana gelebilecek milimetrik bir nâhoşluğa bile hoş bakılmaz.
     Maddi anlamda kalemin en hassas yeridir ya, üstelik kalemin ucu mananın da perdesine dayanır. Kelâma çevrilebilir mananın sidretül-müntehasında, söylemek gibi yazmak da yetersiz ve yersiz kalınca. An gelir mecazın zarfı çatlar, temsil tuzla buz olur, üzerine yükleneni kaldıramaz. Bundan sonrası kelâma ve kaleme sığmaz. Sırrın kapısı açılır ve oradan da ancak esrara vakıf olanlar girer. Artık kalemin ucu kırılmıştır. Sus! Öptüm kırdığım kalemin iki omzundan. Önce sağ, sonra sol. İki gül bitti. Öyle bir yere varılır ki kâğıt yanar tutuşur, elde bir kalem kalır. Ey kalem nereye vardık ki ucun kırıldı? Kalbim öyle kırık ki!

MEHMET AKİF ERSOY KLASİK TÜRK SANATLARI SERGİSİ

” MEHMET AKİF ERSOY KLASİK TÜRK SANATLARI SERGİSİ ”

Milli Şairimiz’in 75. vefat yılı münasebetiyle,Türkiye Büyük Millet Meclisi Şeref Holü’nde ” Mehmet Akif ” konulu Klasik Türk Sanatları sergisi 26 – 29 Aralık 2011 Pazartesi saat: 11 :00 ‘de açılacaktır.

SANATKAR

İnsanlar arasında asıl sanatkarlar ağacı taşı demiri kağıdı işleyenler değil, kendi nefsini işleyebilendir…Asıl üstad ise maddeye değil gönüllere meşk ettirebilendir..Asıl pehlivanın öfkesini yenen insanlar da olduğu gibi…
Kamil insanların hali böyledir.. Gelene sevinmez, gidene üzülmez…Maddenin bir ehemmiyeti yoktur….Onun derdi muhabbettir…..Madde ile oyalanırken sevinip üzülenler talebedir…Talebeliğin kemalatı edeb dairesi içinde öğrenmek, öğrendiklerini yaşamak, bilmediklerini tamamlama arzu ve istekliliğinde bulunmaktır..Bu iki hal dışındaki akıl sahibi insanlar zarardadır..
Zarar da ısrar edilirse İFLAS gerçekleşebilir……

MEŞKHANEDE DERSLER

Meşkhanedeki Hat Derslerimiz

 Salı                       11.00 – 18.30 

 Cumartesi             11.00 – 18.30′  da yapılmaktadır.

Meşhanedeki dersler dolu olduğu  için yeni kayıt alınamamaktadır.

Müsait olunduğu zaman duyurulacaktır.